Türk Halk Müziği'nin gelişimi için emek vermiş kişilerin biyografileri, kaynak kişiler, yöreler hakkında bilgiler, eserler, Türk Halk Müziği ile ilgili bilgiler, tavırlar...

ŞU AYDIN'IN UŞAĞI




ŞU AYDIN'IN UŞAĞI 

ŞU AYDIN'IN (aman) UŞAĞI
GEVŞEK BAĞLAR (aman) GUŞAĞI
ŞAKA MAKA (aman) BİLMEZLER
ÇATLADIRLAR (aman) BIÇAĞI

İĞNEM DÜŞTÜ (aman) YERLERE
GARIŞTI (aman) GAZELLERE
TABİATIM (aman) KURUSUN
BAKARIM (aman) GÜZELLERE

KIRIK HAVALAR / Repertuar No:2

Yöre : Isparta

Kaynak Kişi : Yalçın ÖZSOY

Derleyen : Nida TÜFEKÇİ 




YALÇIN ÖZSOY

      YALÇIN ÖZSOY ( 1936 - )

 İrfan bey ve Zehra Hanım'ın çocuğu olarak 17. 04. 1936 tarihinde Isparta / Barla'da (Bucak) doğdu.
    
                                             

 İlkokul'u Barla'da, Ortaokul'u Isparta'da okudu. Daha sonra İstanbul Atatürk Erkek Lisesi'ini bitirerek İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'ne girdi ancak son sınıfından 1961 yılında terk etti.


  
 1956 - 62 yıllarında İstanbul Belediyesi Konservatuarı İcra Heyeti'nde çalıştıktan sonra 1966 yılında Radyo'da açılan sınavı kazanarak Stajyer Saz Sanatçısı olarak çalışmaya başladı, 1969 yılında kadrolu sanatçı oldu. Bağlama ve Kabak Kemane çalan Yalçın Özsoy, 2000 yılında TRT Kurumu'ndan emekli oldu.
 
 Yalçın Özsoy, evli ve 2 erkek çocuk babasıdır.

Yalçın Özsoy'un Kaynak Kişi Olduğu Türküler ; 


ALIVERİN DABANCAMI DOLDUREM
ARDIÇTANDIR GUYULARIN GOVASI
AY DOĞAR AŞMAK İSTER.
DAŞLI TARLA AYRIKLI
GARLI DAĞIN ÖTE YÜZÜNE
ŞU AYDIN'IN UŞAĞI 





Yalçın Özsoy'un Derlediği Türküler ;


ALIVERİN DABANCAMI DOLDUREM

    GARLI DAĞIN ÖTE YÜZÜNE

AŞIK ALİ İZZET ÖZKAN

AŞIK ALİ İZZET ÖZKAN ( 1902 - 1981 )


1902 yılında Şarkışla'nın Üğük Köyü'nde doğdu.

Belli bir öğrenim görmedi.

Aşık Sabri'den saz dersleri aldı ve küçük yaşlardan itibaren Aşıklık geleniğinin içinde oldu.



22 yaşlarında Adana'ya giderek Çukurovalı aşıklarla çalışmalar yaptı. Uzun yıllar yurdun çeşitli yerlerinde gezip dolaştı. Pek çok şiir söyledi. 500'ü aşkın şiiri yazdı ve şiirlerini zaman zaman çıkardığı kitaplarda topladı. Türküleri, bir çok sanatçı tarafından plaklara okundu.

Kaynak Kişi olarak, çok sayıda türküyü THM Repertuar'ına kazandırdı.

   

Aşık Ali İzzet Özkan, 1981 yılında aramızdan ayrıldı.

YÖRÜ BİRE ÇİÇEK DAĞI

YÖRÜ BİRE ÇİÇEKDAĞI

YÖRÜ BİRE ÇİÇEK DAĞI
SENDE SUNA BOYLUM KALDI
HEP KUŞLARIN DÖNÜM ÇAĞI
BÜLBÜLÜN GONCASI SOLDU

Bağlantı:
BAKARIM Kİ YAR GELECEK
YAREME MELHEM OLACAK
MISIR'A SULTAN OLACAK
YUSUF'U KENAN'IM GELDİ

GÖLLERDE KÜÇÜCÜK SUNA
SESİ HAYAT VERİR CANA
BEN AĞLARIM YANA YANA
FİRKAT-İ FİGANIM GELDİ

Bağlantı

DEDEMOĞLU NE HAL OLDU
DÜNYA HALDAN HALA KALDI
TEZ SEVİŞTİK TEZ AYRILDIK
AHİR-İ PİŞMANIM GELDİ

Bağlantı

KIRIK HAVALAR / Repertuar No:1

Yöre : Sivas / Şarkışla 

Kaynak Kişi : Aşık Ali İzzet ÖZKAN

Derleyen : Nida TÜFEKÇİ

NOTA 






ABDURRAHMAN KIZILAY

ABDURRAHMAN KIZILAY ( 1940 - 2010 )

 1940'da Kerkük'ün Musalla semtinde dünyaya geldi. ilk ve orta eğitimini Kerkük'te tamamladı. 


 Çocuk yaşlarda halk müziğine ilgi duyan Kızılay, başta Abduvahit Küzecioğlu, İzzettin Nimet, Reşit Küle Rıza olmak üzere Kerkük'lü ünlü ustalardan ders aldı. Türkiye'de Kerkük hoyrat ve türküleriyle özdeşleşen Kızılay, ilk türkülerini 1959'da Bağdat Radyosu'nun günde yarım saatlik Türkmen programında okudu. 



  1950'lerin ortalarından itibaren Kerkük Kızılay'ında gönüllü olarak çalıştı. Kerkük Kızılay'ındaki dostları, kuruma verdiği hizmetler nedeniyle Türkiye'de "Kızılay" soyadını almasını teklif ettiler, o da kabul etti. 

 Türkiye'de "Altun hızma Mülayim" türküsü ile tanınan sanatçı, 1960 yılında 6 yıl Ankara Devlet Konservatuvarı Kontrbas Bölümü'nde eğitim aldı. Eğitimini tamamladıktan sonra 1966'da Kerkük'e dönen Kızılay, Baas Partisi'nin iktidara gelmesinden bir ay önce tekrar Türkiye'ye geldi ve burda yaşamaya başladı. 



 Ancak seneler sonra 2003 Eylül'ünde baba toprağına adım atabildi. Asıl adı Abdurrahman Ömer İbrahim'dir.



1974'de Türk vatandaşlığına kabul edildi. Türkiye'de evlenen Kızılay'ın iki kız çocuğu vardır.
      
Kaynak Kişi olarak; 10 tane kırık hava ile 2 tane de uzun havayı THM Repertuarı'na kazandırdı.
      
Abdurrahman Kızılay, 12 Aralık 2010 tarihinde Ankara'da aramızdan ayrıldı.

MEHMET NİDA TÜFEKÇİ

MEHMET NİDA TÜFEKÇİ ( 1929 - 1993 )

 Mehmet Nida Tüfekçi 1 Mart 1929'da Yozgat’ın Akdağmadeni ilçesinde doğdu. Annesi Zeynep Tüfekçi, Babası Hamdi Tüfekçi’dir. İlk müzik eğitimini babası Hamdi Tüfekçi'den aldı. Müziği seven ve müziğin içindeki bir ailenin çocuğu olan Nida Tüfekçi , bağlama çalmaya başlamasını şöyle anlatırdı: “7-8 yaşlarındaydım her halde. Sazla benim boyumu ölçtüklerinde saz 1,5 karış uzun gelirdi benden. Sazın sapına kolum yetişmezdi de teknesini bir duvara dayayıp öyle çalmaya çalışırdım...” Nida Tüfekçi ilkokul çağlarında bazen derslerde bazen müsamerelerde saz çalmasını sürdürmüş ve küçük yaşlarda yeteneğini ortaya koymuştur. İlköğrenimini Akdağmadeni’nde bitiren Nida Tüfekçi, ortaokula Akdağmadeni’nde başlamış üçüncü sınıfı Boğazlıyan’da tamamlamıştır. Yaşadığı ilçede lise olmadığından öğrenimine çevre illerden birinde devam etmek zorunda kaldı ve liseyi Ankara Maliye Okulu’nda bitirdi.




 Nida Tüfekçi Maliye Okulu’nda öğrenci iken Muzaffer Sarısözen’le tanıştı. Sarısözen’le tanışması belki de yaşamının dönüm noktasıdır. Okuluna devam eder, 1947'den itibaren Ankara Radyosu’nun Yurttan Sesler emisyonlarına ses ve saz sanatçısı olarak katıldı. O zamana kadar gerek radyo sanatçılarının gerekse Muzaffer Sarısözen’in bilmediği bir tavır ve tezene ile (Sürmeli Tavrı) saz çalıp türkü söyleyen Tüfekçi, radyonun en parlak simaları arsında yer almıştı.



 1953 yılında Ankara Radyosu'nda açılan sınavda başarı göstererek Yurttan Sesler'in daimi korosunda çalmaya başladı ve 1959 yılında İstanbul Radyosu'na naklen atandı. 1964 yılında Türk Halk Müziğinden sorumlu Türk Müziği şube müdür yardımcılığına, 1972 yılında ise TRT Müzik Dairesi Türk Halk Müziği Müdürlüğü’ne atandı. 1974 yılında ise TRT Müzik Dairesi Başkanlığına (vekaleten) getirildi. 1976’da bu görevden istifa etti. Aynı yıl İstanbul Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nın kurucu üyeliğini yapan Tüfekçi bu okulda, yönetim kurulu üyeliği, başkan yardımcılığı, bölüm başkanlığı ve danışma birimi üyeliğinde bulundu. Yine aynı okulda Bağlama, THM Solfeji, THM Bilgileri ve Bölge Tavırları derslerini okuttu.

 



 Türk folklorunun müzik ve oyun dallarında yurt içinde ve yurt dışında seçkin bir yer edinmiş, kültürümüze yapmış olduğu katkılarla halk müziği dünyasına damgasını vurmuş olan Mehmet Nida Tüfekçi, 18 Eylül 1993 Cumartesi günü yaşama veda etti.

TÜRKÜLERİN KRALİÇESİ

NERİMAN ALTINDAĞ TÜFEKÇİ (1926 - 2009 )

 1926 yılında doğan Neriman Altındağ Tüfekçi, İlkokulu Nene Hatun İlkokulu'nda, Ortaöğretimini Nişantaşı Kız Lisesinde 1942 yılında bitirdi. Liseyi bitirdiği yıl olan 1942'de sınavla 16 yaşında stajyer sanatçı olarak Ankara Radyosu'na girdi.








 Türk Halk Müziği'nin bağımsız bir dal olarak ayrılmasından sonra bu ihtisas dalını seçen ilk kişidir. 1949 yılında Yurttan Sesler Korosu Şef yardımcılığına atandı. 1950 yılında repetitörlük ve 1953 yılında solist öğretmenliği ünvanını aldı. 1957 yılında Kadınlar Korosunu kurdu ve yönetti. 1959 yılında İstanbul Radyosu'na atandı. İstanbul Radyosunda solistliğin yanısıra Yurttan Sesler Kadınlar Korosunu kurdu ve yönetti. Türk Müziği Şube Müdür Yardımcılı görevinide yürüttü.


 1972 yılında tekrar Ankara Radyosu'na dönerek solistlik ve şeflik görevlerini burada sürdürdü.
İstanbul'da kurulmakta olan Türk Musikisi Devlet Konservatuarı'nın kuruluş çalışmalarına katılmak amacıyla, 1976 yılında TRT'den ayrılarak Konservatuara Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi ve Öğretim görevlisi olarak atandı.

 Muzaffer Sarısözen'le evliliğinden Memil Sarısözen (1952) adlı bir oğlu , Nida Tüfekçi ile evliliğinden Gamze ( Tüfekçi) Yazıcı (1958) adlı bir kızı vardır.

 Sanat yaşamı boyunca çeşitli görevler üstlenmiş olan Neriman Altındağ Tüfekçi, repertuarında yer alan tüm öğelere ait türkü ve özellikle uzun havaları aslına ve yöre uslubuna uygun yorumuyla solist olarak büyük başarı ve ün kazanmıştır. Zamanın akademik eğitim veren tek kuruluşu olan Ankara Radyosun'da oluşturulan büyük jürilerce yapılan sınavları üstün başarı ile kazanarak ; İlk kadın solist, İlk kadın öğretmen, İlk kadın şef ve bügüne kadar Halk Müziği dalında verilen ilk ve tek kadın artist-öğretmen ünvanlarına layık görülmüştür. Hançere özelliği ve sesinin genişliği yanısıra çok titiz çalışması onun, gerek uzunhavalar gerekse kırıkhavalar konusunda en geniş repertuara sahip Halk Müziği sanatçısı olmasını sağlamıştır. Yüzden fazla derlemesi bulunan Neriman Altındağ Tüfekçi'nin Nida Tüfekçi ile birlikte yazdığı "Memleket Türküleri" adlı bir de kitabı vardır.


 Gerek şef ve gerek solist olarak çeşitli radyo ve televizyon konserlerinin yanısıra, Japon Kültür Bakanlığı'nın özel davetlisi olarak Tokyo ve İşikava'da açıklamalı konserler vermiştir. Ulusal ve Uluslararası kongre , rostrum ve sempozyumlarda çeşitli bildiriler sunan Neriman Altındağ Tüfekçi, Halk Müziği ile ilgili değişik konularda konferanslar vermiştir. Bugün Halk Müziği'nin ön sıralarında yer alan sanatçıların çoğu onun öğrencileridir.

 İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuarı'nın yüksek ve lisansüstü bölümlerinde öğretim görevlisi ve Danışma Birimi üyesi olarak çalışmalar yapmıştır.

 Neriman Altındağ Tüfekçi, 02 Şubat 2009 pazar günü geçirdiği kalp krizinin ardından tedavi altında alındığı İstanbul Florance Nightingale Hastanesi'nde 03 Şubat 2009 tarihinde yaşama veda etmiştir.

 İlk kadın Türk Halk Müziği sanatçısı Neriman Altındağ Tüfekçi, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Türk Musikisi Devlet Konservatuarı ve Teşvikiye Camii’nde düzenlenen törenlerle son yolculuğuna uğurlandı.



 Törende, Neriman Altındağ Tüfekçi’nin kızı Gamze Tüfekçi Yazıcı ile oğlu Memil Sarısözen taziyeleri kabul etti. Tüfekçi’nin Türk bayrağına sarılı naaşının, kırmızı-beyaz karanfillerle süslenen alana konulmasıyla başlayan törende, öğrenci Erdem Alpsoy Kur’an-ı Kerim’den bir ayet okudu.



 Dönemin İTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahsen Özsoy’un, sanatçının özgeçmişini okumasının ardından konuşan Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Cihat Aşkın, okulun kimliğini oluşturan, halk müziğinin temelinde başköşede yerini alan Tüfekçi’yi kaybetmenin üzüntüsünü yaşadıklarını söyledi.





Öğrencileri olarak sanatını ve kişiliğini örnek aldıkları Tüfekçi’nin gösterdiği istikamette yürümeye gayret edeceklerini ifade eden Aşkın, hocasına şöyle seslendi:

 “Cumhuriyetimizle adeta yaşıt olan ve halk müziğimizi hanımefendi tarzınızla, yüksek sanat seviyesi taşıyan sahnelere çıkaran ilk kadın sanatçı olarak temsil ettiğiniz değer, sadece okulumuz açısından değil, ülkemiz açısından da bir önem arz etmektedir. Sevgili hocam, daha dün gibi sizi hatırlarım. Yüzünüzden tebessüm hiç eksik olmazdı. Kişiliğinizle sağlam ve dirayetli bir anıt benzeri, bize ve türkülerimize sıcacık kucağınızı açtınız. Kalbiniz bizi ısıttı. Şimdi kara toprağa dönüyorsunuz. Sizin mücadeleniz, toplumumuzda kadının mücadelesi olmuş, ilk kadın solist, ilk kadın öğretmen ve ilk kadın şef olarak müzik tarihimize damgasını vurmuştur. Siz Yurttan Sesler’in anası, kalbisiniz. Sizin sıcacık yüreğinizde bütün türkülerimiz varlığıyla temsil edildi. Kadın sanatçı olarak toplumumuzun sesini duyuran bir varlıktınız ve sizin varlığınız ile yurdumuzun kadınları hep bir ağızdan türkü söyleyerek uğurluyorlar sizi.”




 Dönemin TRT Genel Müdür Yardımcısı Zeynel Koç da Tüfekçi’nin, Türkiye’nin yetiştirdiği önemli ve nadir müzik şahsiyetlerinden biri olduğunu dile getirerek, birçok ilke imza atan Tüfekçi’nin, TRT’de başlayan çalışmalarını öğretim üyesi unvanıyla taçlandırdığını vurguladı.
Neriman Altındağ Tüfekçi’nin, televizyonların olmadığı bir dönemde radyo aracılığıyla Türkiye’nin her tarafına, dağına, taşına sesini duyurduğunu kaydeden Koç, sanatçının, 34 yıldır toplumsal kültürün gelişmesine ve birçok sanatçı yetiştirilmesine katkıda bulunduğunu bildirdi.  


 Sanatçı Arif Sağ da İstanbul’a 1960 yılında geldiğini ve bir yıl sonra Neriman Altındağ Tüfekçi ile tanıştığını belirterek, bunun, Anadolu’dan İstanbul’a gelen binlerce insanın hayalini bile kuramayacağı bir tanışma olduğunu söyledi.





 Sağ, “O günden bu güne kadar biz o aile birçok şey paylaştık. Belki bugünlerde eğer Türkiye’de adımın önüne sanatçı yazılıyorsa o aile bunun sebebidir. Belki o aile ile tanışmasaydım başka işler yapacaktım” dedi.

 Nida ve Neriman Tüfekçi’nin, kendisi gibi birçok insanı doğru yönlendirdiğini ifade eden Sağ, Tüfekçi’nin çok nazik ve ciddi bir tavrı olduğunu, herkese soyadı ile hitap ettiğini anlattı.

 “Bana bir hoca gibi, aynı zamanda bir ana gibi davrandı” diye konuşan Sağ, kendisini yıllarca Tüfekçi’nin iki çocuğunun ağabeyi olarak hissettiğini söyledi.

 Arif Sağ, Tüfekçi’ye layık olup olmadığını, onların koyduğu ilkeleri uygulayıp uygulayamadıkları konularının, önümüzdeki dönemlerde tartışılacağını dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti:

 “Bugünkü yozlukta payımız var mı, yok mu? Biz kültürümüz yozlaşırken, onların bize öğrettiklerini, onların o gün verdikleri kavgayı biz bugün verebiliyor muyuz? Bunları ileride tartışacağız. Şimdi onun arkasından üzülüyoruz ama benim sevindiğim bir başka yan var. Bir kültür mirası bırakarak gitmesinin önemli bir yanı var. Yarın bir şeyler tartışırken o mirasın üzerinden tartışacağız. Ben anamı kaybettim gibi hissediyorum.”

 Törende daha sonra Neriman Altındağ Tüfekçi’nin sesinden “Kışlalar doldu bugün/Doldu boşaldı bugün/Gel kardaş görüşelim/Ayrılık oldu bugün” türküsü dinlenildi. Bu sırada törene katılanların gözyaşlarını tutamadığı görüldü.

 Tören, İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Orkestra ve Korosu’nun, “tekbir” ve “salatı ümmiye”yi seslendirmesiyle sona erdi.

 Sanatçı Neriman Altındağ Tüfekçi’nin cenazesi, duaların ardından öğrencilerinin omuzlarında Teşvikiye Camisi’ne götürülmek üzere cenaze arabasına taşındı.

 Konservatuvar’da ki törene, aralarında Belkıs Akkale, Yücel Paşmakçı, Can Etili, Nevzat Atlığ, Zafer Gündoğdu, Erdal Erzincan, Celal Yarıcı, Aysun Gültekin, Erol Parlak, Erol Köker, Tolga Sağ ve Sevcan Orhan’ın da bulunduğu sanatçılar ile yakınları, çalışma arkadaşları ve öğrenciler katıldı.

Tüfekçi için Teşvikiye Camii’nde düzenlenen törende de, kızı Gamze Tüfekçi Yazıcı, damadı Öcal Yazıcı ve torunu Emir Ali Yazıcı ile oğlu Memil Sarısözen taziyeleri kabul etti.

 Törene, DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, İstanbul Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Emre Bilgili ve Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün yanı sıra aralarında Mustafa Sağyaşar, Ali Rıza Binboğa, Selahattin Alpay, Arif Sağ, Esat Kabaklı, Ümit Tokcan, Zafer Gündoğdu, Hüsamettin Subaşı, Mustafa Keser, Orhan Hakalmaz, Gökhan Tepe’nin de bulunduğu çok sayıda sanatçı ile akademisyen katıldı.

 Törene dönemin, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin de çelenk gönderdi.

 Neriman Altındağ Tüfekçi’nin Türk bayrağına sarılı tabutu, öğle namazından sonra kılınan cenaze namazının ardından omuzlara alınarak cenaze arabasına taşındı. Tüfekçi’nin cenazesi, Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.

TÜRKÜLERİN ATASI MUZAFFER SARISÖZEN

 Muzaffer Sarısözen, 1899 yılında Sivas ilinin Cami-i Kebir mahallesinde doğdu. Babası Sarıhatipzadelerden Şeyh Hüseyin Hüsnü Efendi, annesi Zeliha Hanım'dır. Sivaslılar, Sarıhatipzadeleri " Saçlıefendiler " diye bilirler. Ve Sarısözeni de "Saçlıların Muzaffer" diye tanırlardı. Sarısözen ilk müzik şevk ve hevesini ailesinden almıştır. Beş erkek kardeş içinde Kemal ve Abdulkadir Sarısözen de şairidir. Abdulkadir Sarısözen'e şairliği dışında türküler ve halk çalgılarıyla yakından ilgisi olduğu için " Çalgıcı Vali " denirmiş. Sarısözen ailesinin Sivas'taki evlerinin üst çatı katının camları vitray duvarları kütüphane yapılarak arada gizli bölmeler oluşturulmuştur. Bu gizli bölmelere ud, keman, bağlama, tanbur gibi sazlar konulurmuş. Nakşibendi bir ailenin çocuklarının bu aletleri çalması Sarısözen'in dünyaya geldiği dönemde son derece aykırı bir şey olduğu için böyle bir yola baş vurulmuştur.

                          


 Sarısözen, 1930 yılının Eylül ayında Milli Eğitim Müdürü olan Ahmet Kutsi Tecer ile tanışmıştır. Tecer, Sarısözen ile tanıştıktan sonra 1930'da "Halk Şairlerini Koruma Derneği"ni kurar ve Sarısözen genel katip olur. İlk halk şairleri bayramı 1930'da yapılır ve Aşık Veysel bu şekilde ortaya çıkarılır. Bayram sonunda çıkarılan Sivas halk şairleri bayramı adlı bröşürde Sarısözen, Sivas halayları başlıklı yazısını yayınlar ve halayların notalarını koyar. Bu büyük bir ihtimalle bizde halaylar hakkında yazılmış ilk notalı makaledir.

 17 Ağustos 1937'de Halil Bedii Yönetken, Ulvi Cemal Erkin, Hasan Ferit Alnar, Necil Kazım Akses ve teknisyen Arif Etikan'dan oluşan grup Ankara'dan Sivas'a derleme yapmak amacıyla giderler. Ahmet Kutsi Tecer Halil Bedii Yönetken'e Sarısözen'i tavsiye ederek gruba katılmasını söyler. Böylece türkülerin resmi olarak değerlendirilmesi Maarif vekili Saffer Arıkan'ın zamanında başlar. Derleme grubu Almanya'dan getirlen "Saca" markalı hem elektrik hem de akü ile çalışan alıcı ve verici ses kaydeden makinelerle çalışır. Konservatuarın folklor arşivindeki 10.000 ezginin derlenmesinde, fişlerin doldurulmasında, onun bitmek tükenmek bilmeyen sabır ve azmi büyük rol oynamıştır.
                                           
 1943'te Muzaffer Sarısözen, Halil BediiYönetken ve Rıza Yetişen'den oluşan grup Tokat, Amasya, Samsun, Ordu, Giresun ve Trobzon'da; 1944'de Elazığ, Tunceli, Bingöl ve Muş'ta; 1945'te Ankara, Çankırı, Yozgat ve Kırşehir'de; 1946'da İçel, Antakya ve Antalya'da; 1947'de Çanakkale, Bursa ve Tekirdağ'da; 1948'de Bolu, Sinop ve Zonguldak'ta; 1949' Bilecik ve Eskişehir'de; 1950'de Van, Kars, Çorum ve Ağrı'da;  1951'de İzmit'te; 1952'de İzmir, Siirt, Mardin ve Bitlis'te derleme yapmıştır.

 Sarısözen, derleme gezilerinde kendi çabası ve emeği ile topladığı bağlama, cura, ney, çifte kaval, kemençe, kaval, tulum, davul, zurna, tef, darbuka, gibi bir çok halk sazından kolleksiyon oluşturmuştur. Ayrıca derleme gezileri sırasında kaynak kişiler ile halk oyunlarını görüntüleyen fotoğraflardan bir resim albümü yapmıştır. Ne yazık ki; ölümünden sonra evi olarak gördüğü, çok değer verdiği, özen gösterdiği arşivi topladığı onbinlerce ezgi ve halk çalgıları kendi haline terkedilmiştir.

 Muzaffer Sarısözen'in halk müziğine verdiği hizmet kadar halk oyunlarına verdiği hizmet de büyüktür. 1950 yılında İtalya ve İspanya'daki Avrupa Ulslararası Raks Müsabakalarına, Erzurum bar ekibi ve davulcu Kara Yılan, zurnacı Mümtaz Ardıç ile katılır. Madrid'te 68.000 kişinin önünde, Biariz ve San Sebastian'da yapılan 5 yarışmada ekip birinciliği aldı. Vedat Nedim Tör ve Mesut Cemal Bey'in daveti ile Yurttan Sesler'in başına Muzaffer Sarısözen getirildi. 1946 yılında Yurttan Sesler korosunu çalıştırmaya başlayarak derlenen türküleri koro üyelerine öğretti ve yayınlara başladı. Program büyük ilgi gördü. 1953 yılında İzmir'de, 1954 yılında İstanbul radyolarında "Yurttan Sesler" topluluklarını kurarak, halk türküleri ve oyunlarının yurt çapında sevilmesi ve tanıtılmasında büyük rol oynadı.

 Muzaffer Sarısözen'e kadar radyolarda düzenli ve programlı halk müziği çalışmaları olmamıştır. Yurttan Sesler topluluğunu kurduktan sonra, programlarına kaynak kişileri ve bölge sanatçılarını davet ederek radyo sanatçılarına örnek dersler vermiştir. Muzaffer Sarısözen, Yurttan Sesler topluluğunu yetiştirirek ilk koral halk müziği icrasını başlatmış; toplu bağlama çalma geleneğinin uygulayıcısı olmuş ve halk müziğinde koro seslerini numaralayarak otantik karakterin kaybolmasını önlemiştir.

 Muzaffer Sarısözen, 1941 yılında Yurttan Sesler korosuna giren Neriman Altındağ'la tanıştı ve1951 yılında dünya evine girdiler. Bu evlilikten 1952 yılında oğlu Memil Sarısözen dünyaya geldi. 1962 yılında Sarısözen prostat rahatsızlığından dolayı Devlet Demiryolları Hastanesi'ne yatırıldı ve burada ameliyat olacağını öğrenince diğer doktorlara tercihen özellikle kendisinin öğrencisi olan bir operatöre ameliyat oldu. Daha sonra ağabeyi Abdulkadir Sarısözen'in evine çıktı fakat tekrar rahatsızlandığında Ankara Hastenesi'ne kaldırıldı ve sağlığına kavuşamayarak 4 Ocak 1963 yılında vefat etti. 




 Muzaffer Sarısözen'e Türk Halk Müziğine ve Halk Oyunlarına olan katkılarından dolayı sonsuz teşekkürler iletiyoruz.


Cenk ÖZMEN


ŞU AYDIN'IN UŞAĞI

ŞU AYDIN'IN UŞAĞI  ŞU AYDIN'IN (aman) UŞAĞI GEVŞEK BAĞLAR (aman) GUŞAĞI ŞAKA MAKA (aman) BİLMEZLER ÇATLADIRLAR (aman...